sündürmeye çıkıyorum merdivenden. evet 5 yaşında tek ayakla zıplarken ayak bileğimi burktuğum o merdivenden. ışık camdan süzülüyor. kenarları etamin işli perde salınıyor içeriye doğru, esintiden. babannemin üvey annesinin topuklu ayakkabıları kenarda duruyor. toz içinde. toz sanki içimde, kaşınmaya başlıyorum. tam rosalarım saracak boynumu.. gel diyor burada yumuşak bir minder var, koy başını, boşver şimdi tozu. hep kaygı var. onu susturamıyorum. boş veriyorum ama konuşuyor içimde bir yerde. minderi birden çekerse. başım tahtaya düşerse. sündürme karanlık olursa. farelerle kalırsam. sonra akıyor içim. bilmiyorum neye, nereye. gel diyor biraz da burada dinlen. dizimde. ağzımın tadıyla giremiyorum bunalıma. kuş tüyünden minderler. yeşiller, maviler. sarıyor, ama serin, sarmalıyor ama gevşek. ay diyor ne de güzel becerdin. bak ayakta kaldın. hoşuma gidiyor. sar diyorum sar beni. değil burası hacı dedemin 107 numaralı evi. sündürmede değilim. dizinde değil başım. bulutta bir yerde asılıyım, zahiriyim.
güls..