Okyanus saçlarımı ıslattı. Akışkan bir şey, önceme ait. Tutsam kayıyor, koklasam uzak, gerçek olamayacak kadar estetik. Dağınık ama içten, ıslak ama sıcak. Böyle “bitti” zaman, sert ışık ve düzensiz kitaplar altında, mavi bir his. İyi geldi. Prenses sevilmeyi değil de sahip çıkılmayı bilmiyor ve Super Mario savaşmayı beceremiyorsa.. diye geldi aklıma. Hem sevilmeyi hem savaşmayı becerememek çok fazla olmaz mı? Prenses sadece sevmeyi mi beceriyor? O halde öyküyü kim yazacak? Hocam, bu oyunu yeniden kurmak evrimsel olarak mümkün mü? Prenses doğulur mu prenses olunur mu? Sevilmek sonradan öğrenilir mi? Bunu bir Beauvoir’a sorup geleceğim. Her kız çocuğu Mario değil de prenses midir? Önce saçlarımın ıslağıyla bu kesiyi temizlemeliyim. Sonra prensesle bir oyun kurup, bu konuya döneceğim. Oyunu kurmadan tüm Mario’ları toplayıp soracağım, siz sevmeyi becerebildiniz mi? Kusur prenseslerin değildir belki.
güls.