Bir İK çalışanı olarak deneyimlediğim ilk kriz değil ama en uzunu. Halen de devam ediyor. Adeta haritalandırılmamış arazide geziniyoruz… Her şey doğrudan insana ve sağlığa dokunduğu için bu süreçte İK çok kritik bir pozisyonda konumlandı. İlk etapta iş devamlılığımızı uzaktan çalışma, esnek çalışma gibi farklı yeni yöntemlerle sağladık şimdi ise dünya normalleşme çalışmalarına başladı. Bu yüzden, İK ekipleri olarak yeni normale uyum sağlamak için çalışıyoruz.
Pandemi sürecinde açık ve net olarak teknolojik dönüşümün yolu açıldı. Salgın, dijital dönüşüme aciliyet kazandırdı. Uyumlu olmayan şirketler hızlıca uyumlandı, zaten uyumlu olanlar şanslıydı.
Asıl soru biz çalışanlar olarak şimdi nereye döneceğiz… Dönecek miyiz?
Önümüzdeki dönemde ses teknolojisi ve otomasyonun hayatımızın en önemli noktasında konumlanacağını düşünüyorum. Uzaktan çalışmanın kalıcı olması için çalışmalarımızı yapmış olsak da ofise dönecek azınlığın döneceği ofis aynı ofis olmayacak.
İK ekiplerinin bir diğer gündem konusu uzak işgücü verimliliğini korumak olacak. Ayrıca, zorlu koşullarda çalışanları korumak ve üretkenliği en üst düzeye çıkarmak için stratejik planlama yapmamız gerekecek. Burada başarı, çalışanların korunmasını sağlarken aynı zamanda kritik beceri ve yeterliliklerini geliştirmek olacak. Bunun için de iletişim toplantıları gibi yeni fikirler geliştirmemiz gerekecek.
Çevikliğin, liderlikle doğrudan bağlantılı olduğunu bu süreçte deneyimledik. “Çevik” iş anlayışının önde gelen özellikleri arasında yüksek performans, esneklik, iş birliği ve hızlı karar verme yetkinlikleri bulunuyor. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde insan kaynakları liderlerinin, uzaktaki çalışanların bağlılığı, değişim yönetimi, organizasyonel tasarım, yetenek geliştirilmesi ve yeni normalde performans yönetimine kafa yoracakları aşikar.
Son olarak altını çizmek istediğim konu karşılıklı güven. Yaşanan salgın döneminde şirketler ve çalışanlar birbirlerini test etme imkânı buldular. Bu dönemde şirketler zor zamanlarda güvenebilecekleri çalışanlarını test ederlerken, çalışanlar da şirketlerinin, sıkça dile getirdiği insana değer odaklı söylemlerin doğru olup olmadığını test ettiler. Yansımalarını ise yeni normalde hep birlikte deneyimleyeceğiz.