Modernizm ve postmodernizm üzerine çalışmalarıyla bilinen Fransız sosyolog Alain Touraine geçtiğimiz günlerde hayatını kaybetti. Benim de düşün dünyamda büyük izleri olan düşünür,
“Akıl, yoksulların etrafında bir araya gelebileceği tüm kutsalları tahrip ederken, bireyselcilik de insanların arasına duvarlar örüyor. Bir araya gelebilme, bir lidere sahip çıkabilme yeteneğini kaybetmiş ve toplumun dışına düşmüş muhalif hareketlerin gündemleri ise gerçek hayata dair değil.”
diyordu Modernliğin Eleştirisi’nde.
Touraine, kendini “edebiyat tarafından yetiştirilmiş son jenerasyonun mensubu” olarak tanımlıyordu.
Şu sorusuyla bitirmek istiyorum içinde bulunduğumuz Türkiye toplumuyla ilişkilendirerek;
Dünyamız; biri dışarıdan gelen bireylere, düşüncelere, törelere karşı kendilerini savunan topluluklardan oluşan, öteki de küreselleşmenin kişisel ve ortak davranışlar üzerinde hafif bir yan etki yarattığı, birbirinden giderek uzaklaşan en az iki anakaraya bölünmüşken nasıl birlikte yaşayabileceğiz?