Aletha J. Solter’in Oyun Oynama Sanatı, annelik kariyerimde yapıtaşı niteliğinde bir eserdir. Aslında sadece annelik değil, ekip yönetimi öğrenme süreçlerimde de bu kitaptan öğrendiklerim bende büyük sıçrama yarattı. Blogumdaki bu yazılarla beni etkilemiş kitap, film, şehir, fotoğraf ve insanlardan paylaşıyorum ve Solter’e yer vermezsem eksik olurdu. Kitapta genel prensipler bölümünde bağlanma oyunları oynarken dikkat edilmesi gereken kurallardan bahsediyor.
- Çocuğunuzun yönlendirmelerine izin verin ve esnekliğinizi koruyun
- Öğretmeye çalışmaktan ve düzeltmekten kaçının
- Oyununa tercümanlık yapıp analiz etmekten kaçının
- Çocuğunuz kahkaha atıyorsa, muhtemelen doğru yoldasınız
- Çocuğunuzla alay etmekten kaçının
- Çocuğunuzu gıdıklamaktan kaçının
- Çocuğunuz ağlarken oyun oynamaya çalışmayın
Ben seçtiğim bu prensiplerden iki tanesinin özellikle altını çizmek istiyorum. Biri oyunu analiz etmek meselesi. Bu benim tüm hayatımın konularından biri diye belki de çok önemli bir madde. Solter diyor ki, siz oyunu analiz etmek isteyebilirsiniz ama bunları duymanın çocuğunuza hiçbir faydası olmayacaktır. Çünkü dil ve duygular özellikle Küçük çocuklarda, beynin, aralarında az sayıda sinir bağlantısı bulunan farklı kısımlarda değerlendirilir. Çocuğunuzun sizinle oynamak istediği oyunu ne için oynamak istediğini ona dile getirmeniz, davranışı sözle ifade etmeniz onu sadece oyundan uzaklaştırır, sürece engel olursunuz; ama oyuna sadece katılmanız sizin tarafınızdan anlaşıldığını ve onaylandığını hissetmesini sağlar.
Bu kitapta benim için çok kıymetli olan bir diğer öğrenim ise gıdıklama konusu idi. Oldum olası o kadar hoşlanmam ki, zamanla gıdıklanmamayı öğrettim kendime. Solter gıdıklamak alay etmek gibidir; bir çeşit üstünlük göstergesidir ve bu çocukta güçsüzlük duygusu yaratır. Bir çocuğu gıdıkladığınızda üstünlüğünüzü göstermiş olursunuz. Dolayısıyla böyle bir ilişkiye gerek var mı?
Gülsünay Uysal Kaba