Pandemi henüz başlamamıştı kendimi bambaşka bir öğrenme yolculuğunun içinde buldum. O zaman başlayan yolculuğum ya da daimi öğrenciliğim halen devam ediyor. Adler’de Modül 1 Profesyonel Koçluğun Temelleri (32 CCEU), Modül 2 Bir Meslek olarak Koçluk ve İş Bağlamında Koçluk Programı (30 CCEU), Modül 3 Koçlukta Ustalığa Doğru İlerleme (30 CCEU) ve son olarak İleri Düzey Koçluk Programı: Practicum eğitiminden geçerek 2022 yılı Mart ayının sonunda Adler Trained Coach (ATC) – Adler Eğitimli Koç unvanına sahip oldum. Bu süreçte de 108 saat koçluk yaptım.
Kurumsal kariyerim elverdikçe bu öğrenme ve paylaşmalarım devam edecek. Bu paylaşımımı da bu yüzden yapıyorum. Görüyorum ki Koçluk hakkında sahip olunan bilgiler çok sağlıklı değil. Bu konuda ara ara pratik ama doğru bilgiler paylaşmaya gayret edeceğim.
Koçluk, yani bireyi harekete geçiren süreç. Hedef belirlemek, sonuç yaratmak derken kişisel değişim yönetimi birleştiğinde bireyin kendine odaklandığı bir yolculuk. Koçluk yolculuğu, bireyin yaratıcı, özgün, eşsiz ve potansiyeli olduğuna inanmakla temellenir.
Peki kurumlarda koçluk sistemi kurmak neden önemlidir?
Üç aşağı beş yukarı bütün kurumlar sağlıklı iletişim kültürünü hedefliyor. İletişime ilişkin sorunlar çözüldüğünde iş akışları yağ gibi olacak.
Yani güç kültüründen güçlendiren kültüre, yargılayan dilden öğrenen zihniyete, ileri besleyen geribildirimlere, kriz anında seçeneklerini belirleyebilen ve karar alabilen, kök nedene ulaşabilmek için güçlü sorular soran çalışanlara ulaşıldığında sorun kalmayacak. Peki bu nasıl mümkün; yolu tutan KOÇ ile. Manchester* tarafından yapılan bir araştırmaya göre Koçluk sayesinde ast üst ilişkileri %77 iyileşirken, çalışan bağlılığı %61, verimlilik ise %53 artıyormuş. Üstelik Koçluk sistemine yapılan yatırımın geridönüşü ise 5.7 katı olarak saptanmış.
*Manchester Review ROI Reprint (performanceconsultants.com)
Gülsünay Uysal Kaba